29 Mayıs 2017 Pazartesi

Örselendim

Yetişkin bir bireyim. Bireyim neticede ve yetişkinim. Yetişkin olmak için katlandığım pek çok şey var: Temizlik yapmak, çeşitli devlet dairelerinde bulunmak, elektrik ve suyu zimmetime geçirmek, elektrik kesilince sinirlenip Bedaşa sövmek. Yorgunluk kahvesi içmek, viledamın sopasının yer silerken sürekli yerinden çıkması karşısında sükunetimi korumak, değişik bir el-beden koordinasyonu ile sopanın bez kısmından çıkmamasını sağlayarak yer silmek.
Devam ediyorum; evi karınca basması ve normalde tek bir karıncayı incitmezken (gerçekten ama, mecaz olarak değil) şimdi toplu katliam yapıyor olmak. Çamaşır suyunun ne anlama geldiğini öğrenmek. İnsanları evimde ağırlamak, izzet ikram yapmak. İzzet altınmeşe gibi cayır cayır şarkı söylemek. Eve davet etmeyi unuttuğum insanların bana küsmesi. Benim de "iyi oldu, bize gelmek istemezler artık" diye düşünmem.
Her şey iyi güzeldi ama komşuluk ilişkileri hiçbir zaman bana göre olmadı. Ben komşuluk ilişkisinden nefret ederim. Tabi medeni bir insan gibi merhaba denildiğinde merhabamı esirgemem ama iğrenirim komşuluk ilişkilerinden. Beni böylesine tiksindiren çok nadir şey vardır. Komşu komşunun külüne muhtaçtır derler ya, kimse benim külüme, bokuma, püsürüme muhtaç olmasın arkadaş.
Hayatta tek bir komşumu sevdim. Çocukken karşı komşumuz vardı, görebileceğiniz en tatlı ihtiyardı ve köpeği vardı. Köpeğinden korkardım gerçi ama kadını çok severdim. Sonra öldü zaten.
Şimdiki komşularımın hiçbirini tanımıyorum. Üst komşu dışında. Hayatımda gördüğüm en iğrenç aile bunlar. İki tane emekli öğretmen ve üç tane oğulları var. Bir tanesi evlenip paçayı kurtarmış ama diğer iki çocuk delikanlılık çağlarında hala.
Yaklaşık on gündür yukarıdaki pezevenk herif tadilata girişti. Sabahın köründe başlıyor ve tek başına yapıyor tadilatı. Sabrettim, bekledim, uykumun içine edilmesine bile ses çıkartmadım. Ancak dün, yani Pazar sabahı yine işe girişince bildiğin yataktan fırladım "şimdi ağzına sıçmaya geliyorum senin" diye gözüm hala yarı kapalı, ayağıma bişeyler geçirip sinirle üst kata çıktım.

Zillerine alacaklı gibi bastım, içerdeki karısından bi ses yükseldi "Kiimmm bu saattteeee" diye. Ya amına koyim, kim bu saatte diyorsun da kendi evinden yükselen sesten olamaz mı. Neyse sonra adam çıktı kapıya "Ya dedim yeter, uyuyamıyorum sizin yüzünüzden, daha ne kadar sürecek bu gürültü"
"AA o kadar mı yaa" dedi adam. Kadının da içerden sesi geldi "nolllddeeeeeuu?" diye. "Yeter artık bari öğleden sonra devam edin, uyumak istiyorum" dedim ve geri indim sonra. Bir süre sinirden uyuyamadım yine.

Kadın bu arada günde 5 sefer filan evi süpürüyor. Akşam da saat tam 8'de GÜM diye bir ses geliyor. "Oğullcaaeeaaaaaannn" diye bağırıyor bi de sürekli.

Ya lütfen biriniz söylesin, komşuluk ilişkisinin nesini seviyorsunuz. Ben public enemy falan mıyım yoksa. Örseledi beni bu insanlar. Yeter ya.

https://www.youtube.com/watch?v=fLN1OB3_wG8

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder