30 Ağustos 2018 Perşembe

Yazamadım

Aylardır içimden hiçbir hikaye yazmak gelmedi. Bir kelime bile yazasım gelmedi ve eminim ki bu kimsenin zerre zikinde olmadı. Aslında benim de olmadı. Belki de artık pembe gtlü uzaylılarla, Okka bebe gibi abuk sabuk karakterlerle zihnimi meşgul etmek yerine daha da normalleştim. Normalleştikçe sıkıcılaştım, sıkıcılaştıkça da yaşlandım. Yaşlandıkça gençleşmek istedim gençleşmek istediğim için de geri döndüm buraya. Adeta bir ekosistem yaratıp bu salak saçma döngüye tekrar dönmek istiyorum. İç dünyamın gerileme dönemini yaşıyorum. Sadece akademik çalışmalar, iş güç kovalar hale geldim. Bu arada toplumdan kendimi dışladım. Değerli vaktimi sadece beni seven ve sevdiğim insanlara ve en sevdiğim insan olduğum için kendime ayırmaya başladım. Yemek yapmayı öğrendim. Dünyanın en kötü korku filmi olan "Maktül'ün gtündeki kamaşma"yı çektim. Ayak sahneleri ile Tarantino'ya selam çaktım. Gereksiz sahneler ile dadaizm akımını zorladım. Her şeye tuz ruhu dökerek bütün lavaboları açtım. Temizlikte hamaratlaştım. Bulaşık makinasını 5 dakika civarında doldurmaya başladım. Bunun için kronometre tutuyorum. Mastodon dinleyerek bulgur pilavı yapmaya başladım. Yakın arkadaşlarımla bir ay çiçeğini ay ışığında denize saldık. Hepimiz önce bir kere öptük. Sonra dilek tuttuk ve denize bıraktık.
Şimdi bütün bunlardan sonra ben oturup nasıl yazı yazabilirim. Mizah zannettiğim hikayeleri nasıl yeniden oluşturabilirim? Mizah kalmadı içimde. Gerçek ve iki ayaklı mizahlar girdi hayatıma.