24 Aralık 2009 Perşembe

Tatü olmak

Deniz geldi, çok mutluyum.Beni tanıyıp denizi tanımayan çok az kişi vardır herhalde. Ama yine de söylemeden geçemicem, Lise yıllarında 4 sene aynı sıraya g.t koyduğum kişi kendisi. Alamanyalara gittiydi okumaya. Gerçi bi haftalığına geldi ama olsun.
Denizle samimiyet kurmamız lise hazırlığa dayanır. Aynı servisteydik, sonra yanyana otururduk filan. Ama enteresan bi olay bizi birbirimize daha çok bağladı. Kantindeydik, Tamer abiden tost most bişeyler alıyoduk. Asuman abla (tamer abinin karısı) Tamer abi ile kavga etmişti. "AL TOSTLAR HAZIR"diye fırlatıyordu tostlarımızı. Kantindeki 3. çalışan ayşe kadın ise onaylamaz bir ifadeyle tamer abiye bakıyordu. Her neyse, biz bu aile dramını gözlemlerken bir adam geldi. Tamer abinin bize kakalayacağı dondurulmuş tavukları getirmişti. Biz de denizle o sırada yanyana durup hala tost bekliyorduk. Adam birden bize döndü ve "Siz Tatü müsünüz?" diye sordu.
Tatü olmak. Utanmıştık o anda. Öyle işin geyiğine vurabilecek, gevrek bir yaş aralığında değildik. Üstelik lezbiyen olmadığımıza da emindik. Ama bu olayın sonunda birbirimizi Tatü diye çağırmaya başladık.Dikkatinizi çekerim Tatu değil Tat'ü'. Artık tatü olmuştuk.
Denizle dilimize dolanan bazı cool konuşma biçimleri vardı. Mesela çok fena bozulmak anlamında "tangle oldum" derdik. O zamanlar tengıl diye bi oyuncak vardı böyle kıvrımlı filan. Ordan çıktı galiba.
Senelerim geçti Tatümle yahu. Ne de güzel geçti. Çok özledim lan, neyse yarın görcem kendisini.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Saçma bir sınava çalışırken..

Seçmeli ders zımbırtısı bana göre mi değil mi onu irdeliyorum. Sorun belki de ders kaydı yapacağım an başlıyor.Çünkü hiç bir zaman program seçimi için sistem açıldığında orada olamıyorum. Orada olamıyorum ne demek, ya o gün program seçmem gerektiğini unutuyorum ya da seçeceğim ders önceden sisteme giren uyanıklar tarafından kapışılmış oluyor. 2. sınıfta "urbanization" diye sosyoloji dersi seçmiştim. Delicesine saçma bir dersti. Belkide güzeldi ama 2. sınıf öğrencisi olarak gidip 3. sınıf core dersi seçmemin bir manası yoktu.Ama bunu bilmeden yapmış olmam seçmeli ders seçme sendromunun temellerini attı. Urbanizationdan ve güneş gözlüğü çalışmamdan bahsetmek istemiyorum, çünkü hayatımdaki o saatleri ve yaşanan acı tatlı anıları tebessüm ederek hatırlamadığımı farkettim.Sonuçta bir proje yapmak durumunda kalmıştım, ve projeyi beraber yaptığım ekiple sinerji yaratamamıştık. Biri gözlerimi yerinden uğratacak büyüklükte pırlanta küpe takan ercan isimli bi elemandı. Diğeri çift anadal yapan, her yanlışımızda göz yaşlarını durduramayan Kübra. Biri ağlıyordu. Biri hatunlar işim var diyerek kendine 500 küsür lira değerinde kıyafet alışverişi yapıp geliyordu. Kübra ise ağlıyordu. Ben wendere, simmele hatta marxa bile sövüyordum. Keşke ağlayabilsem diyordum. Ama güldüğümü hatırlıyorum. Özellikle Ercanın küpesinin gözümü kör ettiği anlarda. Konu güneş gözlüğüydü. İşin tuhafı çok iyi bi proje çıktı ortaya.
2. sene seçtiğim diğer seçmeli ders görsel algı. art-208. Akshat, eren, buket ve beril gibi çok kral adamlarla tanıştım bu ders sayesinde. Ve bekletme konusunda kişisel rekorumu kırdım. Bütün art-208 sınıfı beni akmnin önünde 25 dakika bekledi. Hoca bizi taksimde bi atölyeye götürecekti o gün. Herkes gelmişti bir ben yoktum. Ama beklediler sağolsunlar. 23 kişi lan.
Bu sene almanca seçtim. Yaptığım mantıklı bir hareketti. Ama almanca yüzünden de 3 ders birbiriyle çakıştı. Sorunsuz olsun istiyorum lan seçmek. Bi kere de budur abi budur diyeyim danışman şak diye bassın damgayı yollasın beni.
Haa, bu blog nerden mi çıktı. Yarın seçtiğim diğer dersin yani "Introduction to Information Technology"nin finali var. Abi kolay olur, wordü exceli boku püsürü öğrenirim demiştim. Ama hiç bana göre değilmiş. Bildiğiniz word excel. Word dosyalarıyla bilmemnelerle öyle haşır neşir oldum ki birden.Şimdi buraya yazınca çok alakasız geldi bunun üzerine blog yazmak ama çok alakalı.
sevgiler, saygılar.