4 Temmuz 2012 Çarşamba

Uyku kaçınca

Saat olmuş 4:50 ve ben bundan 4 saat önce uykusuzluktan geberiyordum. Amma velakin annemle sohbete daldık ve uykum kaçtı, böyle olunca ben hep çene çalacak birilerini ararım. Çene çalmayı en sevdiğim zamanlar uykumun kaçtığı zamanlardır. Boşa gitmesini istemem çünkü. Yalnız yapacağım hiçbir aktiviteden zevk almıyorum, film izlemek kitap okumak uykum kaçtıysa gerçekleşmiyor. Hiç uykumun gelip kaçmaması lazım onlar için. Hah şimdi kaçtı uyku dedikten sonra köşe bucak laklak edebileceğim, saçma veya mantıklı oturup konuşabileceğim birileri lazım bana. Şu an bunun eksikliğini burdan karşılıyorum. Ama şimdi misal bi çay kahve alıp çenem düşene kadar biriyle konuşmak istiyordum olmadı. Keşke bir darbukam olsaydı. Kıvrak figürler sergileyebilecek bir dost olsaydı yanımda. Ben çalsaydım o da şen şakrak oynasaydı. Veya ben çalarken o da bir paket cips yeseydi. Uyku kaçınca boşa gitmemeli. Darbukanın hoş sesi ile kendinden geçerek dans eden biri veya ben çalarken bana ilgi çekici bişeyler anlatan biri çok hoş olurdu. Daha önce hiç darbuka çalmadım. Çalmam da sanırım elime geçmezse. Ama geçerse ehe ehe nasıl çalınıyor bu ayağına bir iki vururum. Bazen aklıma ilkokulda bando takımında çaldığım trampet geliyor. Annem sürekli çalarak kafasını şişirdiğim için (bando bittikten sonra da) onu birine vermişti. Sürekli çalıyodum. Ulan önümü mü kesti acaba annem. Belki davul filan çalacaktım. Ama kafa kalmıyordu kadında. Trampetim gidince flüte abandım zaten. Ceren diye bir arkadaşım vardı karşı binada, camdan cama flüt çalardık. Müzik kariyerim bu kadar, anlatacağımı anlattım bu gece. Artık uyuyabilirim.