13 Nisan 2012 Cuma

Kedi canını senin

İt gibi içtiğim bir taksim gecesinden sonra, eve adım atmışım yorgunum. Alkolün de etkisi ile aklımda milyonlarca düşünce var, bir mayışma durumu var. Ama genel anlamda "Abi, barmenin 91li olduğu bir barda takıldık. Ulan 91 ne ya. Yaşlanmışım a. kü." gibi, buna benzer düşünceler hakimdi. Bu hayat nereye gidiyor, daha elim ekmek tutmuyor, hala buluşalım içelim, damı gözü dağıtalım, yan gelip yatalım zihniyeti baskın hayatımda diye düşünüyordum. (Halbuse hiç de öyle değil, sürekli de yok ales yok staj bilmemne uğraşıyorum, ama o gece modum buydu.)
Hatta konu döndü dolaştı "olum yaş 24 oldu, eski körpeliğim kalmadı. herkes körpe ben değilim"e kadar geldi. Of hayır, yaşım ilerliyor daha hayatım  yerine oturmadı, şimdi gözüme nasıl uyku girsin diye kendi kendime monolog halindeydim. Odamda oturuyordum, annem de yatmıştı odasında. Derken içerden bir tıkırtı geldi. Biri parmaklarıyla darbuka çalıyor gibi, sonra bir yürüme sesi. Oha annem napıyo lan odasında dedim, gittim kapıyı dinledim sessizdi. Derken tekrar duydum aynı sesi, bissmmmm diye minik adımlarla salondan geçtim. Salonda masadan uzun demir mum şamdanını alıp mutfağa doğru ilerledim. Gtüm yusuf yusuf bir şekilde, mutfağın ışığını açtım. Kimse yoktu, sadece pencere açıktı. Ancak daha da yaklaşınca pencereden tezgaha uzanan siyah bir kuyruk gördüm. Yaklaştım bir baktım ki KEDİ. 10. katta oturuyoruz biz be kedi. Nasıl çılgın bir kedisin sen. Psst yaptım çıktı camdan tamamen. Bizim mutfağın tam yanında yangın merdiveni var, ordan atlamış olsa gerek. Ama kedi, altıma ettim korkudan. Sabah filan girseydin ya içeri, doyururdum karnını bindirirdim asansöre giderdin yoluna selametle. Gecenin 3ünde girilir mi bilmediğin evlere. Ah kedi vah kedi. 
Bu olaydan önce yaşlandım filan diye saçmalayan ben, odama girdim vurdum kafayı, sabaha kadar deliksiz bir şekilde uyumuşum.

Uno : rebirth of teenagers

Bir mekan düşünün. Ergenliğin doruk noktasındayken gidilmiş, buram buram hormon kokularının arasında genç bireyler depresyonlarından kaçıp oraya sığınmışlar. Bir mekan ki, orda alkol var, yaş 16-17 ve orda alkol var. Eskiden nesi var? diye bir oyun vardı (belki hala vardır, ben yaşlandığım için sanki eskide kalmış gibi hissediyorumdur) Odadan bir nesne seçerdin, diğer arkadaşların nesi var diye sorardı sen o nesnenin rengini, şeklini şemalini söylerdin. Onlar da hangi nesneyi seçtiğini bulmaya çalışırdı. Misal nesi var, diye sorardı çocuklar, nesne seçen kişi " moru var, kılı var tüyü var " derdi. Odadaki mor oyuncak ayı seçilmiş olurdu.
Bu mekan için nesi var? diye sorarsanız eğer, "35 yaşında buluğ çağında sahibi var, alkol alan ve fafafa diye ebeveynlerini eleştiren gerizekalı ergenler var, leşlik var, aşırı gürültülü metal müzik var." Ve ben de buraya gidiyordum işte.
Aradan yıllar geçti, lise bitti, ergenlikten az da olsa (!) çıkıldı, hatta üniversite bitti, staja başlandı derken bir gün Elif ve ben, yeniden o mekana gitmeye karar verdik. Elif hostesti ben psikologtum hani artık ne bileyim bir nebze daha ne olduğumuz belliydi. Girdik içeri, tabi eski hali gibi değildi, yaş ortalaması yükselmişti. Eskinin kokuşuk g.tlü ergenlerinin oturduğu yerde artık biz tavla oynuyor, menemen yiyorduk. Adeta 2 emmiydik Elifle. Ama geçmişimizi de inkar etmiyorduk, orda platonik aşklarımızdan bahsedip yüzde 99u su olan biralarla leyla olduğumuz günleri buruk bir neşe ile anıyorduk.
Fazla betimlemelere girmeden, sadede geleceğim. Bir sonraki karede, mekanın sahibi, orda çalışan kız, elif ve ben uno oynuyorduk. Birden edepsizleşmiştik, unoda oranın sahibine tüm kartları sokmaya çalışıyor, arsızca laf sokuyor ve kazanınca fazlasıyla seviniyorduk. Adamcağız ergenlerden yıldığı için konsept değiştirmişti belki ama biz o halimizle onlardan da beterdik. Bütün çirkefliğimizle ve bozuk ağzımızla oyunu oynadık, elif ya da ben galip geldik sonra da çıktık gittik ordan. "Menemenden de 6 lira almış a.k, bizi unoyla kandırıp kazıklamış" diye fesatça söylenmeyi de ihmal etmedik. Bir de giderken milyonda bir gerçekleşme ihtimali olan bir olay vuku buldu. Adamcağız elini uzattı tokalaşmak için içten bir şekilde, biz de elifle aynı anda uzattık ve 3ümüz aynı anda tokalaştık.
Taha ve Ceyhun ne kadar yontulursa yontulsun, hep baki kalacak sanırsam bizim bünyemizde. Ama onları da seviyoruz.