24 Mayıs 2011 Salı

Ulrich

İncirlideki Ömür plazayı bilen bilir. Bahçelievlerin nacizane sosyalleşme yeridir.Tatlı bir meltem eser etrafında. Ama o meltemi kimse hissetmez. Çünkü katılaşmış bir sigara dumanı Ömür plazanın etrafında bir kalkan oluşturur. Starbaksta insanlar piyasa yapar. Acıkan oldu mu tek seçeneği yan taraftaki burger kingtir. Basit ve kafa karıştırmayan bir yerdir işte. Biraz sosyalleşeyim diye bir düşününce beyin nöronların yorulmaz. Ha starbaks var lan, içinde de jetonla oynanan basket oyunu var, ömüre gideyimdir sadece. Yanda da beslenirim burger kingten dersin mutlu mesut gidersin. Orda yapacakların maksimum budur yani.
Nitekim beynimi aktif hale getirmeksizin Elifle ve U.M  (Ulvi Mehmet) ile orda buluşmayı planladım dün akşam. Ağzımız paslanmıştı, Burger Kingten dondurma yedik. Oturduk. Mal mal birbirimize baktık. U.m ye sepet gibi karılara gönül vermemesini, biraz seçici olmasını söyledik. U.M dondurma yerken güldü, ağzından dondurma aktı. " Mna koyim bir dondurmayı da ağzında tutamadın" dedi Elif. İşte bu tarz muhabbetlerle, beynimizin yüzde 0.01 ini kullanarak oturuyorduk. Millet deliye biz akıllıya hasrettik.
Burger Kingte otururken ve mallığımızın doruk noktasındayken "O" geldi. Sarışındı, yumurta gibi çocuktu neme lazım. Onun yumurta gibi olması bizi ilgilendirmiyordu. Bizi ilgilendiren ingilizce konuşmasıydı. Uyku tulumuna ve bavullarına bakabilir miyiz diye sormuştu, çişini yapmaya Burger king'e gireceğini söyledi. 
Onun bizi adam yerine koyması mı, ingilizce konuşması mı yoksa hayatımızın bu kadar pasif olması mı bizi ne heyecanlandırdı bilemiyorum. Gönül vermiştik ona bir anda. U.m nin yüzünde güller açmıştı, Elif "abi tam türkmüş bu baksana burger kinge işiyor" diyordu bense "ahaha" diye gülüyordum. Hepimiz bir gökkuşağının altından geçmiş gibiydik, sadece bitli bir turist bize çantalarını emanet etti diye.
Nitekim çişini yapıp döndüğünde onu masamıza davet ettik. Bizi kırmadı, bir dinleneyim bari dedi. Danimarkalı olduğunu adının Ulrich olduğunu, partilerden hoşlandığını söyledi. U.m parti kelimesini duyunca fazlasıyla coştu, olur olmadık yerlerde " nerde bu parti" " parti mi?" gibi sorular yöneltiyordu Ulrich'e. Hepimiz Ulrich'in en yakın arkadaşı olmaya can atıyorduk o an. 
Bir zaman sonra Ulrich ağzından baklayı çıkarttı, internet aracılığı ile bulduğu bir evde kalacakmış ama sabahtan beri kaybola kaybola kıçında bir avuç bokla arşınlamış istanbulu. Sonunda bahçelievlere ve Ömür plazaya ulaşabilmiş. Gideceği adres de Ömür plazaya bir hayli yakın imiş. Ulrich bunları anlatırken elif ise anadilimizle bize dönüp " olum bunu düdüklerler kesin gidene kadar, sevabına gideceği yere götürelim bari" dedi. Ulrich konuşulanlardan bi haber bize bakıp gülümsüyordu. Ama Elifin daha iyi bir fikri vardı, "abi aşağı inip basket mi oynasak hep beraber. Jeton da var" dedi. Ulrich başta kabul ettiyse de çantaları ve kap kacağı ile öyle bir atraksiyona girmeye yanaşmadı. 
Hepimiz ayaklanmıştık bir anda, benim elimde Ulrich'in buram buram salya kokan yastığı, U.m nin elinde google map gideceği yeri bulmaya davrandık. Ben çenemi tutamayıp Ulrich'e "dostum yastığın kötü kokuyor ya" deyiverdim. Yüzünde devasa gülümsemesi donup kalan Ulrich " yastığımı neden kokladın " diye mantıklı bir soru yöneltti bana. Neden mantık aramıştı bu davranışımda? U.m nin patlayan kahkahası ile kendime gelip " Biliyorum kötü bir davranıştı, üzgünüm " dedim ve bu nahoş olayın dostluğumuzu baltalamasına izin vermedim.
Garip bir 4lü idik. Karanlık ve tekinsiz bir yolda ilerlediğimizin farkında olmadan garip muhabbetler çeviriyorduk. Ulrich taksime gittiğini ve hoşnut kaldığını anlattı bize. U.m ise " durak (dorock) diye bir yer var gitmelisin" gibisinden bişeyler dedi. Ulrich u.mnin drug dediğini ve onun şerefsiz bir şekilde eroin sattığını zannedip "eroin gibi mi?" diye sordu. Elif ile ben ağzımızdan salyalar saçarak gülerken bu yanlış anlaşılmayı düzeltmek adına pek bir açıklama yapamadık. Bu saçma konuşmadan sonra çil yavrusu gibi dağılıp adresi bulduk ve apartmana kadar soktuk Ulrich'i. Aparmana girer girmez ilk dairenin ziline basan Ulrich eliften gelen tepki ile üçüncü şokunu yaşıyordu " vat ar yu doing men, dey ar törkiş pipıl!!!"
Danimarka'dan kalkıp İstanbula ayak basmış bir arkadaşımızdı Ulrich. Ama artık o da herkes gibi deliye değil, akıllıya hasretti. Çünkü bizimle tanışmak gibi bir deneyim sahibiydi artık. Düdüklenmeden gideceği yere kadar ulaştırmıştık, ırzını korumuştuk onun. İyi insanlarız biz.