19 Şubat 2010 Cuma

Kurbağalama ve Pantolon askısı

Ben hiçbir zaman ip atlayamadım.
Bunu itiraf olarak algılamayın sevgili dostlar. Sadece bir farkındalık olarak algılayın.
Her davranış öğrenme sonucu oluşur derdi sevgili "Psychology of Learning " hocamız Falih Köksal. Madem öyleydi ben neden her gün saatlerce bu konuyla ilgilenmeme rağmen öğrenemiyordum.Normal olan öğrenmem değil miydi.Bu konu hakkında çok fazla yorum yapasım var, çok yüzeyselmişim gibi oldu lakin ben şu ip atlama olayına değinmek istiyorum. =)
Bi oyun vardı ya, şimdi galiba oynamıyor çocuklar, ya da ben görmüyorum. Oyunun adı "üçgen"di, bi lastik ip yeterliydi oyun için. Bi de çoğunlukla kızlar oynardı o oyunu. 3 kişi lastik ipi bacağına geçirip direk vazifesi görürdü. Bi kişi de tuhaf hareketler yapardı, ipin üzerine atlamak "bas,gir, çık" yapmak gibi. Joker hakları, ilk "kurallar benden" diye bağıran kişi tarafından belirlenirdi. Herkes öyle mi başlıyordu oyuna bilmiyorum ama bizde kuralları ilk tez canlı kişi belirlerdi. Kurbağalama diye bi joker hakkı vardı mesela.Şimdi ip her oyun bitiminde giderek yükselirdi, güya seviye zorlaşırdı.Kurbağalama ipin üstüne atlayarak basamayan benim gibiler için vardı.Ve yerde ipin üstünde bağdaş kurarak vuku buluyordu.Biraz karmaşık bir şey farkındayım ama zaten boşverin, kurbağalama tekniği hayatınızın bir evresinde işinize yaramayacak =)) her neyse. Bi diğer joker hakkı da başkasını kendi yerine atlatmaktı. (Lan ,şimdi düşündüm de ne sapık bi oyunmuş) Ben her zaman kurbağalama tekniğine başvuran, yerime başkalarını atlatandım. Okulda her allahın günü, her tenefüs  oynardık. Ama hiç bir zaman iyi bir lastik oyuncusu olamadım. Yandığım için hep direk oldum.
Lastik iple oynanan bu acaip oyun dışında beni çocukken enterese eden başka bir olay daha vardı.Kayseride kuzenler deli gibi ip atlardı.Gürbüz ve sağlıklıydılar. İp konusu benim için acı bir olaydı artık. Çünkü milyon kere denememe rağmen ip atlayamıyordum. Kuzenlerim kaç kez atladıklarını saya saya ip atlıyordu. Bense önce bir bacağımı sonra da öbür bacağımı atlatıyor, bunu yaptıktan sonra bile sevincimi gizleyemiyordum. En sonunda kuzenim Gonca ile birşey keşfettik. Ben ona tutunduğum zaman ikimiz beraber ip atlayabiliyoduk. Bu nasıl oluyor hala anlamıyorum ama neyse. Kuzenim pantolon askısı takardı, ben de onun askılarına tutunurdum başlardık ip atlamaya. O çevirirdi ikimiz beraber atlardık. Ben 5 o 7 yaşında filandık galiba. Hey gidi hey.
Ama bu olayın yaşattığı mutluluk da uzun sürmedi. Çünkü bir gün biz yine ip atlarken Gonca'nın askıları yerinden çıktı. O odanın bi köşesine, ben başka köşesine savrulduk. Elimde askının ucundaki metalle kapıya doğru uçtum. Gonca da elinde iple şaşkın şaşkın bakıyordu düştüğü yerden.
O günden sonra onlar ip atlarken sokakta kedi kovalamaya başladım sevmek için. Başka bir alana yöneldim.
Anneannemin bahçesindeki bitkileri inceledim. Deli bir komşusu vardı, ben bahçedeyken devamlı onu görürdüm balkonda. Deli olması bana çok ilginç gelirdi ve üzülürdüm. Bana "ben askere gidicem." diye bağırır dururdu. Ben de " ben de seneye okula gidicem" derdim. Of. Fena oldum şimdi. =)