1 Mayıs 2015 Cuma

Can dostum Ferit

Normal bir hayatı yaşamaya mahkum olmak nedir bilir misiniz? Tabi ki bilirsiniz çünkü hepimiz aşırı derecede normal hayatlar yaşıyoruz. Kalkıyoruz sabah, sonra işe okula veya o gün bizi yetişkin kılan sorumluluklar neyse onu yapmak için evden çıkıyoruz. Yetişkin olmanın tamına koyayım diyen bir arkadaşa sahiptim, ismi de Ferit'ti. İnsan duyguları ile vardır, önemli olan duygudur. Duygu dipteki düşüncenin de, sergilediğimiz davranışların da anahtarıdır. Ferit'i hiç ama hiç sevmiyordum. Ancak arkadaşımdı, ha deyince siktir lan hayatımdan da diyemiyordum. Ne onsuz oluyordu ne de onunla. Malın tekiydi. Boş beleşin, her şeyin özentisinin önde gideniydi. Mesela hepimiz yorgun argın, kokuşa kokuşa evlerimize dönerken bu Ferit gider Cihangir'de la petit bilmemde her ne skimse bir cafede oturur elinde ya Cemal Süreya ya da Sabahattin Ali kitabı olur onu saatlerce okurmuş gibi yapardı. Kendimiz hakkında bir şey anlatmamıza asla izin vermezdi anlatsak da dinlemez "o değil de abi..." diye başlayıp zerre ilgimizi çekmeyen şeyler anlatmaya başlardı. Biz bir mekanda zift gibi çay içerken o gider latte var mı diye sorardı. Latte yok diyemeyen mekan sahibi bi şekilde o latteyi oldurur ve Ferite takdim ederdi. Bazen içimizden bazen de dışımızdan " latteni skeyim çay varken" derdik. Mekan sahiplerinin latte var mı sorusuna karşı dev bir hassasiyetlerinin olduğunu gözlemlemem de hep bu pezevenk Ferit yüzündendi. Bir ara Bukowski okumaya başladı. Sanki sürekli şarap içip, fahişelerle düşüp kalkıyormuş gibi davranmaya, bohem bir hayat benimsemeye çalıştı. Halbuki ebeveynleri ile yaşıyor ve yüne karşı fobisi olduğu için bazen çoraplarını annesi giydiriyordu. Yüne karşı fobi mi olurmuş lan. Hadi bunları da geçtim, fahişenin f si ile münasabeti olmadığı gibi, yarım bardak bira ile kafası taşak gibi olurdu. Ancak bizim yanımızda bu herif böyleyken, başkalarının yanında hayat felsefesi fahişeler ve şarap olan yrak gibi bir adammış gibi takılırdı. Ferite kıl olup, kıl olduğumu söyleyemeden seneler su gibi geçiyordu. Bu arada su ürünleri fakültesini bitirmek üzere iken, okulu dondurduğunu açıkladı bizlere. Bravo mna koyim dedik. Hayallerinin peşinden mi gidecek acaba, yoksa gerçek ve kendine ait bir ideali mi var bu herifin diye merak içinde, neden okulu dondurduğunu sorduk. Oyuncu olmaya karar verdiğini ve hakkımızda hayırlısı olmasını dilediğini söyledi. Bir hafta önce, Cihangirde az ünlü biri ile tanışmıştı. Bu az ünlü, tgrt'de Güllerin penceresi dizisindeki Gül karakterinin üniversite arkadaşını canlandırıyordu. Ferit onun aurasından ve elektriğinden çok etkilenmişti ve oyuncu olmaya böylece karar vermişti. Güllerin penceresi dizisinde kalabalığı oluşturduğu rolü ile oyunculuk kariyerine hızlı bir giriş yaptı. Bir cast ajansına üyeydi, boyunu normalden 20 cm uzun, gözlerini ise mavi yazmıştı. Koyduğu fotoğraf ise hiç öyle demiyordu. Kahverengi gözün, nesini beğenmiyordu acaba.
Gel zaman git zaman, Feriti kendi haline bırakmıştık, hayatımızda bu kadar mal bir adam nasıl var oldu diye sorup duruyorduk. Hepimiz normal adamlardık işte, senin benim gibi insanlardık. Ot gibi miydik, belki öyleydik belki değildik. Kimimiz halı saha maçında it gibi terleyip, sonra metrobüse biniyorduk. Kimimiz nihilist olduğumuzu sanarken, maddi telaşlar içine giriyorduk. Bazen de oturup walking deadin 10 bölümünü arka arkaya izliyorduk. Çünkü hayat bunu gerektiriyordu. Biz ne ingiliz lorduyuz ne Rasputiniz, ne de kitleleri peşinden sürükleyen bir lideriz sonuçta. Kötü bir dönemde doğmuşuz bu doğru, şu an alelade bir itü'lüyü alıp bikaç yüzyıl öncesine koysan ne taşaklı olmaz mıydı. Psikoloji bilimine gönül verip uzmanlığını yapan bir hatunu alıp 100 sene öncesine götürsen veya. Kadınlardan neden bilim insanı çıkmamış diye mal mal sorarlar bir de, zaman bir boyut her şeyi iki boyutlu algılayan beyinler sorar ancak bunu. Şimdi her şey daha zor, kendi kişiliğine sahip olmak bile. Hayır daha da derinleşmeyecek Ferit hakkındaki bu tatlı hikaye, bu mal Ferit, ne kitleleri peşinden sürükledi ne de dostlarını elinde tutabildi. En önemlisi hayvanın önde geleni oldu çıktı. En son numarası ise, evlenme kararı almak oldu. Lan siz de ne sk kafalı çıktınız, arkadaşınız evleniyormuş daha ne? diye sormakta serbestsiniz. Harbiden bize ne, neyse ne. Evleneceği tip sürekli bunun ağzına sıçıyordu. Bu gerizekalı ise, aşığım beni destekleyin deyip duruyordu bize. Desteklemedik. Yine olsa yine desteklemem. Ha, Ferit yrak kafalının teki olmasına rağmen ona verdiğimiz değeri gösteriyordu bu ama insan olmak da anlaşılan onun nazarında önemsizdi. Sonrasında, bize devrik cümlelerle dolu, aşırı kastırılmış uzun bir toplu mesaj attı ve artık bizimle arkadaş kalamayacağını söyledi. Mesajı okuyan herkes birbirini aradı ve ulan o mesaj ne ya kahhahaha diye hunharca güldük. Bizim iyi insanlar olmak gibi bir gayemiz hiç olmadı. Ama kötü de olsak, kanatsız melekler de olsak birer şahsa sahibiz. Bunda kriter ne diye soranlara, Ferit derim. Ferit başlı başına bir mallık kriteri. Hatta DSM'e manifesto olarak çıkabilir. Son sözüm budur, sevgiler.

2 yorum:

  1. Ferit ve Ferit gibi olan kimselere benden tavsiye, ne olur gölge etmeyin ;)

    YanıtlaSil
  2. Feritler insanın hayatından çıkar gider, ama bu sefer başkalarına gölge etmeye başlarlar yapacak bişey yok :) Her türlü o tırtlığını "ben çok değiştim" ayaklarını yapacak birini bulur.

    YanıtlaSil